Çin’in İnsan Hakları İstismarını Tamamen Ortaya Serebilecek Bir Adım

ÖNEMLİ BULGULAR: David Matas, New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde raporundaki bulguları paylaşırken Jerome Cohen kendisini izliyor. (Gary Du /The Epoch Times)

Çin’de meydana gelen insan hakları istismarları artık karmakarışık ve arapsaçına dönmüş bir durumda, fakat Kanada’nın seçkin insan hakları savunucusu ve avukat olan David Matas, bunun tek bir adımla ve her yönüyle ortaya çıkabileceğini söylüyor.

6 Nisan’da, New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde katıldığı oturumda Matas, bunu ortaya çıkarabilecek olan adımın, Çin’de Falun Gong uygulayıcılarına yapılan işkencenin ve özellikle Falun Gong uygulayıcılarının organları için öldürülüyor olmalarının üzerine gitmek olduğunu belirtiyor.

David Matas’ın, 2006’da Kanadalı eski bir parlamenter olan David Kilgour ile birlikte araştırarak yazdıkları raporBloody Harvest’te 2001’den beri bu insanların öldürüldükleri ve organlarının nakil gereken hastalara satıldığı yer alıyor. Rapor daha sonra 2007’de güncellenerek 2009’da kitap haline getirildi. Kilgour, “Konu araştırma gerektiriyordu, biz de yaptık” diyor.

Falun Gong (Falun Dafa), doğruluk, merhamet ve hoşgörüyü temel alan spritüel bir öğreti ve 5 takım egzersizden oluşuyor. Çin’de 19992’den beri zulüm görüyor. Rapora göre, organ kaçakçılığı bir sure sonra başlayarak, çok geniş kanıtlarla birlikte ortaya çıkıyor. Bu kantılar arasında, istatistiksel farkları olan tıbbi testler, telefon kayıtları, organlar için ultra-kısa bekleme süresi olan online reklamlar ve birçok kez Çin’li doktorların yaptığı tutarsız açıklamalar bulunuyor.

Rapor açıklandıktan sonra Matas ve Kilgour, araştırmacılar ve avukatlar da dahil olmak üzere, tam 40 ülkedeki sivil toplum kuruluşları, devlet adamları, gazeteciler, akademisyenler ve cerrahlarla görüştükten sonra, “ne zaman ve kiminle durdurabileceksek, bu istismarı durduracağız” diyorlar.

Oturumaya konuşmacı olarak davet edilen, Batı’da Çin yasaları konusunda yön verici bir uzman olan Profesör Jerome Cohen, 80 yaşında ve 50 yıldır bu iş üzerinde çalışmalar yapmakta. Cohen, “Çin’in 1989’da öğrencilere uyguladığı şiddetli baskıdan beri, son birkaç on yıl içinde ülkenin modernleşmesiyle birlikte şöyle bir noktaya gelindi: bu olaylardan sonra ülkenin insan haklarını tartışan yeni bir jenerasyon oluştu, fakat aynı zamanda da komunist liderler de kendini haklı görüyor.” diyor.

Cohen, belki de geçtiğimiz günlerde Beijing havaalanında aniden kaçırılıp ortadan kaybolan aktivist sanatçı Ai Weiwei’nin durumuyla birlikte, Çin’deki insan hakları konusu “dönüm noktası”na gelmiş olabilir diyor.

Batı medyası, Ai’nin kaçırılmasından sonra Çin rejimini baştan aşağı eleştirmişti. Çin, bu duruma Global Times baş yazısında sert bir yanıt vererek, Batı medyasının Ai’nin durumuna ilgi göstermesini Komunist Parti sözcüsü aracılığıyla azarlamıştı.

Fakat Matas’a göre, Çin Komunist Partisi’nin insan hakları konusunda “aşırı hassas” tavrına karşılık, daha da çok çaba sarf etmek gerektiğini ve Falun Gong uygulayıcılarına yapılan işkenceden daha hassas hiçbir konunun olmadığını söyledi.

Matas, “Bu sadece bizim seçimimiz değildi. Bir tane daha insan hakları savunucusu aynı seçimi yaptı” diyerek, Çin’in muhalif kişilerinden biri olan Gao Zhisheng’ı kastediyordu. Zhisheng, “Aynı Kilgour gibi, eğer gerçekten Çin’in insan hakları problemlerini ortaya çıkarmak istiyorsanız, Falun Gong uygulayıcılarının kurban edilmesinin peşinden gidin.” dedi.

“Bu, Çin’in geniş çaptaki insan hakları istismarına bir giriş niteliğinde, içinde inanç zulmünü, eğitim ayrımcılığını, zorunlu çalışma kampları tarafından yeniden eğitilmeyi, göz altında işkenceyi, zorunlu organ alımı sistemini, nedensiz alıkonmayı ve çok daha ötesini de  kapsıyor, çünkü bu belirli gruba yapılan işkence hepsini içeriyor.” dedi.

Ne zaman Falun Gong konusu ortaya konulsa, Çin Komunist Partisi’nden gelen cevap her zaman, “saçma”, “kötü niyetli”, “propoganda” ve “anlamsız” şeklinde diyor Matas. Panel profesörü Samuel Estreicher buna “katıksız insan hakları istismarı” diyor. Çin Komunist Partisi’nin muazzam biçimdeki zorlayıcı gücünün, bu barışçıl spritüel gruba yapılanlarla birlikte gözler önüne serildiğini belirtiyor. İnsan hakları savunucularının, bu konu üzerinde durarak gerçek zaferler kazanabileceğini de sözlerine ekliyor.

Matas, normal süresinden uzayan oturumu organ ticareti konulu kitabından bir bölüm okuyarak tamamlıyor:

“Çin yönetimi bugün Falun Gong’a, mahkum eredek ve işkence yaparak en büyük düşmanı olarak davranıyor, mahkumlarına sadece organları için ölüm hükmü veriyor. Bir noktada farkedecekler ki, Falun Gong onların en iyi dostları ve Çin’i bir bütün olarak tutabilecek gerçek bir Çin öğretisi.” diyerek şu anda Çin’in karmaşık ideolojisiyle Devlet Başkanı Hu Jintao’nun kullandığı slogana atıfta bulunuyor.

Orjinal ingilizce metin

Yoruma kapalı.